Gölgelerin gücü adınaaaa, güç bende artıkk!
Ne çok severdim He-man'i, o küçücük kalbim atardı pıt pıt her çizgi film saati geldiğinde.
Aşık mıydım bilmiyorum ama onun gibi birşeydim.
Baksanıza nasıl da güçlü...
O zamanlardan başladı benim de güçlü bir He-man'im olmalı derdim. O kadar güçlü olmalı ki, benim güçlü olmama gerek bile kalmamalı :)
Sonra büyüdüm biraz, He-man izlemeye fırsatım olmayan bir hayatım oldu maalesef. Bu sefer He-man olmaya soyundum. Öyle acıklı şeyler yaşamadım, Flash TV'ye falan manşet olamam anlayacağınız. Ama yine de "güç" kelimesinin fiilini, sıfatını vs cümle içinde geçen her halini başardım sanırım. Dizlerimin titrediğini hatırlarım :)
Bir gün güçlü durmaktan vazgeçtim, bütün yelkenlerimi suya indirerek bir kaç ay geçirdim. İyi gelir gibi oldu, çizgi filmlerdeki prenseslere benzedim. Sonra kral üvey anne getirdi :)
İçimdeki çocuğa sordum sonra, benden daha iyi biliyor beni. Yeniden kendine gel dedi, yine kendime geldim.
İçimden kutladığım 23 Nisan'ımda, He-man'e ben de göz kırpıyorum. Kokulu öpücükler konduruyorum.
23 Nisan 2011 Cumartesi
16 Nisan 2011 Cumartesi
Kalbiniz size oyun oynarsa, "Dank Etme" levelına nasıl geçilir!
"Benim bir kalbim var" dedim kalbimin varlığını unutanlara...
Devam ettim "Kalbim var defalarca kırıldıktan sonra toparlanabilecek kadar güçlü."
Bugün kalp üzerine konuşmak istiyorum. Ne demode diyenlere özel "güle güle sana yolun açık olsuuuun" şarkısını armağan ediyorum.
Bahsi geçen şahsı tanıyalım; Sol göğsünün oralarda bir yerde konaklayan, bütün duyguları ona yüklediğimiz, sanırım büyüklüğü yumruğum kadar falan olan organ kendisi. Kontrol mekanizması ile pek müdahale edilemeyen, şahsına münasır bir kişilik. Bazen mutluluktan uçurur daaa, yanlış yollardan yürütür deee. Kendisini %100 anlamak pek mümkün değil, hatta "Ahhh kalbimmm" diye şarkılar yazılmış yine de kendisi ile başa çıkılamamıştır.
Buradan sonra yazacaklarım bir miktar düşündürücü! Silkelenip kendine gelemeyenlere ek doz...
Etrafıma baktıkça görüyorum, en çok kendi kalbinin varlığını unutanlar kırıyor karşısındakini. Düşünmeden çıkartıyor aklına gelenleri ağzından. Ve sanıyorki gerçeği söylemenin anlamı bu. Oysa gerçeği söylemenin de bir uslubu olmaz mı bir yerlerde, arasan bulunmaz mı! Emek harcamaya mecali kalmamışlar için en kolay bahane; ne olursa olsun gerçeği söylüyorum diyor, sonra hiç kırılmadan aynı taş kalplilikle söylediklerini hazmetmeni bekliyorlar...

Tuhaftır ki hayal kırıklıkları hayal kurdurur. Gerçekleşmeyen kalben hayalleri gerçekleştirmesi için bir EROS beklemeye başlarsın. Oysa karşı taraf senin güçsüzlüğünü görmüştür bir kere, görünen tüm kartlar onun elinde oynar oyununu...
Eveeet bir de "Dank etme" levelı var bu oyunda. Bir bakmışsın ki kalbin ipleri eline almış gidiyor. Dur artık diyen sesin sinek vızıltısı olmuş. Kararlı uyanırsın yatağından ama gün içinde kalp atışların kararlarının hepsini topçu ateşi gibi dağıtır.
Ben son günlerde kendi kalbimi dinledim epeyce. Benim güçlü bir kalbim var, sevgiyi içinde büyütecek kadar anne! tutkuyu besleyecek kadar aşık! içine benden başkasını sığdırabilecek kadar şefkatli! hayaller kuracak kadar hayat dolu!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)